Tuba Küçük

28 Şubat 2011 Pazartesi

Gülce'ye Sitem

Hızırın kulağında, şairin dilinde bir Gülce'de ben olaydım...

Tuba Küçük




25 Şubat 2011 Cuma

Şeb-i Yelda / Tuba Küçük


Eylül'de başladı bu acı, nam-ı diğer sirkat!
Ömrüme mahkum bir sancı,her demi şeb-i firkat!
Gönlüme inşirah, gözüme nur , derin hakikat!
Hüzün sana mübahtır , göresin ey şeb-i yelda!


Bir kara gözlü dilber , dili bu hüzne müptela
Sevdası gözünde girye,gönlünde acı nara!
Nur-ı aynım ağlama, sen sar bu derin bir yara!
Suçlusun ,durma çabuk gidesin ey şeb-i yelda!


Ötelerden lal sesler, ay geceler dilimde yad!
Kıyametim olacak ,bu gece aklımda tek ad!
Leyli leyli benide eder misin bugün azad?
Şair yabancı sana, bilesin ey şeb-i yelda

Hüzün sana teslim kalbe inen bir ince yara!
Gidiyor musun ey hazan dilinde yok elveda?
Gitme desem kalacak mısın acep şeb-i yelda?
Ne olur gitme deme bana ey Sessiz Vaveyla!


Yazan: Tuba Küçük

Sessiz Vaveylâ ~

Erzurum / 21 Aralık 2010


En uzun geceye itafendir.

__________________________________________

Tuba Küçük ( Sessiz Vaveylâ) imzalı şiirlerini başka sitelerde yazar adı belirtmek koşuluyla telif hakkı ödemeden paylaşabilirsiniz. Telif Haklarının Tamamı Tuba Küçük'e aittir.


Bu şiiri İbrahim İnecik yorumu ile aşağıdan dinleyebilirsiniz.







İncindim!






İncindim!

Gözlerine meftun nice gözler vardı ama ben siyah incindim!
O münzevi bakışların gölgesinde , ah ne kadar da incindim!

yazan:Tuba Küçük

(Sessiz Vaveylâ)

Erzurum

________

Sayfa:

18 Şubat 2011 Cuma

İçimizdeki Ambulans

içimizdeki.jpg

"Acı bir siren sesi ile başlayan cümleler kurmak ne kadar içimizdeki ateşe göre yanmışsa , o denli yazıyorum şimdi..."


Acı bir siren sesi yankılanıyor uzaktan...
Önce içimde ürperen bir korkuyla pencereye koşuyorum perdeyi açmaya tüm cesaretimi topluyorum ve sonra tüm bildiğim duaları okumaya başlıyorum...
...

"Rabbim Sen Yardımcısı Ol " diyorum!

Sonra içime bir korku düşüyor
Ya ambulansın içindeki bir yakınım ise !


Sahi ambulans korkulacak birşey midir?


Bunu yaşamayan bilemez elbette...
Uzaklardaki siren taa en içime işliyor.

Ürperiyorum
....


Oysa;


"Kadere iman eden kederden emin olur "


Tevekkül ediyorum Yaradan' a ardından ayrılıyorum pencereden ve hızlıca açtığım perdeyi usulca örtüyorum...


Benim için herşey bitmişti...


Ya ambulansın içindeki için yaşanacaklar ?


Belki hayat bir cadde mesafesi
kadar kısa idi...


Belkide bizler meşgul ediyorduk trafiği!


Bir hayatı son ses bir müzik eşliğinde umarsızca ve bencilce meşgul ediyorduk!


Oysa ki caddeler;


genç bir kızın hayatı kadar güzel,
mahallmizde delikanlının sevdası kadar yaralı,
babalarımızın yüreği kadar güvenilir ve
annelerimizn elleri kadar şefkatli değildi
.....


ve caddeler ambulans sesi duyulmayacak kadar sıkışık ,
bizler dua edemiyecek kadar yorgunduk.
Pencereler ise çoktan ambulansı görmeyecek kadar kalınlaşmıştı...


Bir siren sesinde en son ihtimaldeki tepkimiz


"İnna lillahi ve inna ileyhi raciun"


( Allah'tan geldik yine Allah'a döneceğiz.)


olacaktır.


Ama lütfen ilk sözümüz


"Ezhebel be'se Rabbe'n nasi ,ve'ş fi ente'ş Şafi"


(Ey İnsanların Rabbi, Sıkıntıyı gider ,şifa ver şifa veren sensin !)


olsun...


Unutmayalım ki müminin mümine gıyabında yaptığı dua daha hayırlıdır..


Tüm dualarınız kabul olsun...





(Amin)


Yazan :Tuba Küçük





Ağustos 2010

Erzurum

________

Sayfa:

Blog:

~

15 Şubat 2011 Salı

Fasl-ı Aşk





Esselâm Fasl-ı Aşk!

Yoldaşım ;
Zemheri bir havanın yalnızlığı avazımı kesmişken,
Yüreğimin en derunî yerinden tuttun …
Önce bir yaprak vesile oldu kalbime düşüşüne..
Korka korka atan kalbim ritmini kaybetmişken,
Gözlerinin karasına düştüm...
Ah yâr, geceyi kıskandıran gözlerinin nur-ı nazarına ,
Beni Leyla diye düşüren Mevla'ya hamd olsun...!

Huzurum;
Her gece dolunayı beklerken pencere önlerine saklardım dualarımı..
Hayalimdeki Kays’a Leyla olma hevesi varken içimde, bir “sen “ süslerdim..
Safer ayının dolunay vakti girince semaya,
Açtım ellerimi dua dua içtim seni..

Sen varken secdelere doyamadım..
O ki, aşkla öptüğün alnımı değerli kılan yegane mekan secde idi,
Sürdüm alnımı secdelere,
Sürdükçe aşkını içime çektim…

Ah yâr,
Özüme sözünü, sözüme de özünü “can can “ diye katan Mevla’ya hamd olsun...

Sırdaşım;
Hiçlik şarkısı söylerken,
Kelama hasret kalan yüreğime dost narinliğinde yetiştin...
Bir kuyu başında su beklerken,
Suya yakın olmanın sevincini yaşattın.
O nûrlu ellerinle içirdin ab-ı hayattan...
Üç yudumda bitecek gibi geldi koca kuyu; ama sen tarifi imkansız bir güven verdin içime..

Ah yâr,
Şemsi kıskandıran çehrenin güven edasını, yüreğime düşüren Mevla’ya hamd olsun...

Gönüldaşım;
Sen ki bir çınar misali köklerini aşk suyu ile beslersin ,
Her yaprağında bir gizem,
Her yaprağında bir ben bulurum..
Serp üstüme toprağından, sen koksun gül edalı sözlerim..
Alem-i cümle sana hayran hayran nazar ederken, titresin içim, lal olsun dilim..
Can diyen dilin düşsün ciğerime ,
Fezaya bakan asil bakışların çöksün içime ,
Kulağımdan silinmesin sadân…

Ah yâr;
Dimağıma düştü sesin, o bereketli sadâyı bana nasip eden mevlaya Hamd olsun...

En kadim sevdam;
Aşk’ın tasavvurunu maziye bıraktım ,
Şimdi senli günlerin sürûrunu yaşarım..
Güldemetin adınla berceste, işlerim sevdamı hece hece…
Bu sevda seninle şayeste, girdin gönlüme aheste aheste…

Ah yâr,
Her hecemi kalbimden söken yüreğin, İki cihanda yanımda olsun,
Seni tanıdığım güne Hamd olsun…

E L H A M D U L İ L L A H…


Yazan: Tuba Küçük


28 Ocak 2011 - 13 Şubat 2011
Erzurum
Foto: Ahmet Khan



4 Şubat 2011 Cuma

Aşk Hizmetçisiyim




















































Umutlarım bekliyor ar ile af dehlizinde , Araf’ın merkezindeyim!
Yarimin sıcak sesi çökünce yüreğime , ebeden aşk hizmetcisiyim!


Yazan: Tuba Küçük


3 Şubat 2011

Yadigar!



Hayatın sınırlarını çizmenin adıysa hayal ,acının dibine vurmanın adıdır melâl. Bu satırların adı olur yadigar; yüreğimden dökülen senli motiflere hasbihâl . Sanma dilim döner, kalemim yazar ne ilk ne de son olur bu ahval..

Bir cümle kursam ; tezahür ederim ya da hayalin sınırlarını zorlarım ama şimdi akıp giden her kelime sürükler beni cümlelerin zenginliğine ve içten bir “Bismillah” öznesi sen olan cümlelere …
Yakın olabilmek bir göz mesafesinde tüm sevdiklerine, hayatı şansa bırakmadan doyasıya yaşamak. Daralan zamanlara inat, heyecanı kaybolmamış bir yürek yaşatmak… Kısa bir mesajla yüreklere işlemek en derin sevdayı…Bir pazar sabahı sıcak helva kokusu ile hayata anlam katmak, çayın yanına muhabbeti ve kahkaha nidalarını katık etmek. Çengel bir bulmaca çözerken ,durup aniden bir çengel takmak elem ve kedere. Tanımlamak bir seher vakti yalnızlığı, yad etmek sevdiklerini … Gecenın karanlığını yıldızları elinde tutarak yaşamak… Her yıldıza bir yadigar olmak ve en ışıltılı sabahlarda nesrin kokusu salmak ...
ve susmak , susmak, susmak
sana seni anlatmaktan hâyâ etmek…

Ez-cümle;
Yadigar’lı günlere merhaba dediğimiz O güne selam olsun.


Yazan: Tuba Küçük